Yeşilçam, Fatma, İlginç Bazı Olaylar, Bizi Ayıran Çizgi… Dijitalde içerikler nereye?

Burak Sakar
11 min readMay 3, 2021

Nisan ayının son iki haftası seyirci için de yeni yerli içerikleri beraberinde getirdi. Daha önce olmadığı kadar yeni içeriğe doyduğumuz dönemi özetlemekte, platform savaşında değişen dengeleri incelemekte fayda var…

Yeşilçam — Blu TV’nin Genel Kitleye Açılışı

Türkiye’nin en yüksek abone sayısına sahip yerli dijital platformu Blu TV’nin aylardır üzerine yoğunlaştığı yeni dizisi Yeşilçam, 22 Nisan akşamı prömiyerini yaptı. Ertesinin 23 Nisan tatiline denk gelmesinden dolayı site trafiğini hayli arttırması bir yana 3 ve 4.bölümün tam kapanmaya denk gelmesi diziye gelen ilgiyi daha da arttırmış gözüküyor. Fısıltı etkisi x6–6.5 bandında, yani seyircinin genel olarak iyi bulacağı ama çok da methetmeyeceği bir yapıda olmasına rağmen Yeşilçam’ın bu kadar çok reklam yapılmış ikinci yerli içerik olması ve ilkinin, Hakan Muhafız’ın, yarattığı hayal kırıklığının akla gelmesi açığı kapatıyor.

Seyircinin Netflix’le beraber alıştığı tek nefeste tüm sezon stratejisi kısa vadede dizinin daha çok konuşulmasını sağlasa da yerli platformlarda sık rastlamadığımız bir model. ABD’de HBO Max, kuzeyde Viaplay veya Türkiye’de Blu’nun bu modeli hayata geçirmesinin ilk sebebi elbette aboneleri en azından iki ay platformda tutabilmek. İlk başlarda bu model Netflix’in yanında dezavantaj yaratsa bile pandemiyle birlikte içerik sayısı arttıkça kurduğu düzen sayesinde hem seyirci hem yayıncı için avantajlı hale geldi. Böylelikle hem seyirci popüler olan içeriklerden hızlıca kopmuyor hem de platform aboneyi ekstradan bir ay daha tutabiliyor. İkinci büyük katkısı ise her yeni bölümde platformun etkileşim alması. Netflix gibi global devlerin bu tür ince hesaplara belki ihtiyacı yok ancak yerel platformlar için hayli kritik. Bir haftada alacağın %100’lük verimi altı-sekiz haftaya bölmek günün sonunda platformun da duyulmasını sağlıyor. Bir maçı 6–0 kazanmaktansa altı maçı 1–0 kazanmaya tercih etmek misali aslında.

Blu’nun daha önce Sokağın Çocukları veya Hiç gibi sosyal medyanın gücüne güvendiği dizilerde ilk bölümü Youtube’dan erişime açtığını görmüştük. (Daha sonrasında bunu Exxen de yaptı.) Üstüne böylesine yoğunlaştıkları Yeşilçam’da bunu denemeleri belki de Youtube trendlerde zirveyi görmelerini sağlayabilirdi ancak bu hamle mevcut aboneler üzerinde negatif bir etki yaratırdı. Keza Hiç veya Sokağın Çocukları gibi dizilerde fısıltı gazetesine güvenen Blu’nun Yeşilçam’daki başlıca beklentisi açılış seyircisiydi. Hakeza ilk bölümünde -şimdilik- Youtube’da en çok izlenen dizisi olan Yarım Kalan Aşklar da açılıştan ziyade fısıltı işiydi ama Yeşilçam öyle değil. Şimdiye kadar platform iki ‘açılış’ işi yapmıştı; Behzat Ç. ve Saygı. Bu ikisinde de Youtube’a ilk bölümü yüklememeleri stratejilerini gösteriyordu zaten ancak Yeşilçam’ı bu ikisinden ayıran fısıltı etkisi farkı var tabii. Behzat’ta x3.5–4 bandındaki bu oran (-ki ortalamanın altı) Saygı’da x4.5–5’i görmüştü ancak bunlar yine de diziyi halka açık yayınlamak için yetersiz sayılardı. Yeşilçam’da ise bu sayı ortalamayı aşıyor.

Bu noktada Blu’nun Yeşilçam için izleyeceği planı merakla bekliyorum. Haftada ikişer bölüm yayınlamaya devam etmek dizinin ömrünü bir aya sınırlamak ve daha önemlisi sezon finalinin etkisini -bir nebze de olsa- söndürmek demek. Eğer platform ince hesaplara girer ve seyirciyi bir ay daha platformda tutmak isterse Yeşilçam’ın son iki bölümünü birer parça halinde görebiliriz. Bu aynı zamanda finalin de daha yüksek etkileşim almasını sağlayacaktır ancak seyircinin muhtemel negatif tepkisi ve daha da önemlisi finalin bayrama denk gelmesi burada platformu çekimser yaklaştırabilir. Eğer dizi ikişer bölüm yayınlanmaya devam ederse muhtemel final tarihi 14 Mayıs, yani bayramın ikinci günü. Sokağa çıkma kısıtlamasının olduğu bayram döneminde final bölümüyle -muhtemelen- Twitter TT listesine girip kendini hatırlatmayı mı yoksa mevcut abonelerini bir ay daha platformda tutmayı mı tercih edecekler? Burasını Blu’nun seyirci gözlemleri belirleyecek. Benim şahsi tercihim elbette ikincisi, yani final bölümüyle bayramda adımdan söz ettirmek olurdu. Örneğin Hindistan’da $32.5M’a yerli platform ZEE5’e satılan Salman Khan’ın yeni filmi Radhe, prömiyerini bayramda yapacak. Bizde şayet son dakika değişiklikleri gelmezse takvim şimdilik boş göründüğü için arkadan gelen dizilerin final bölümünü buraya yetiştirmesi çok faydalı olabilir. Bunun da şimdilik tek güçlü adayı Yeşilçam.

Yeşilçam’ın sezon finali yapmasının ardından Blu’nun izleyeceği politika da çok önemli olacak aslında. Rusya gibi dijital içeriklerin tam anlamıyla yayılmadığı ülkelerde içeriklerin ikinci sezon öncesi seyircisini daha da arttırması için TV yayınları yaptığını görüyoruz. Mesela geçtiğimiz yıl more.tv için yapılan ve ilk dört bölümü üç haftada 3.5 milyon izlenmesiyle Rusya’da platform rekoru kıran Chiki dizisi, dün gece CNC’de TV yayınını yaptı. Aslında bunun örnekleri sıklıkla değindiğim gibi İspanya’da Atresplayer-Antena 3 veya Kore’de TVing-JTBC’te de var ancak oradaki amaç seyirci/para kazanmaktan ziyade yapılan ortaklıkla ilgili. Ülkemizde de bu noktada bir dönem puhu dizisi Fi’nin ve Blu dizisi Dudullu Postası’nın yayınlandığını biliyoruz ancak ilki yediği sansürden, ikincisi ise merak uyandırmayan konusundan dolayı yeterince seyirci kazanamamıştı. Yeşilçam’da ise işler farklı.

Blu TV, geçtiğimiz gün Yeşilçam’ın ikinci sezon çekimlerinin başladığını duyurdu. İlk sezondan kaç ay sonra ikinci sezon gelecek bilmiyoruz ancak dizinin hype’ı ikinci ayından itibaren azalacaktır. Bu noktada böyle güçlü bir içeriği ikinci sezondan bir ay önce TV’ye satmak hem ikinci sezona ciddi seyirci sayısı getirebilir hem de maddi yönden fayda sağlayabilir. Dijital yayıncılığın tam gelişmediği, yaşlı nüfus sayesinde televizyonun halen çok izlendiği Rusya gibi pazarlarda bunun sağladığı katkı ortadayken Yeşilçam’ın da bunu denemesinin fayda sağlayacağını düşünüyorum.

Son olarak da içeriğe biraz değinmek gerekli. Bütçenin kısıtlı olduğu dönem işlerinde Almanya’da büyük bir sükse yaratan -ve BluTv kütüphanesinde bulunan- Babylon Berlin gibi görsel çekicilik beklemek zor ancak Yeşilçam içeriğin akışkanlığıyla bu açığı kapatıyor. Bu açık eğer bir Netflix dizisi olsa globalde fısıltı etkisini düşürebilir ancak yerli bir dizi için pek de önemli değil. Hedef seyircisi prodüksiyondan öte hikayenin akışına baktığı ve bütçe nispeten düşük olsa da göze batmadığı için fısıltı etkisi x6–6.5 banında kalabiliyor. Tabii bir de Semih Ateş karakterinin gizemli geçmişi önümüzdeki bölümler için seyirciyi dizinin içinde tutuyor.

Fatma — Yerelde tamam ama globalde eksik

Netflix’in yeni Türk dizisi Fatma, 27 Nisan’da prömiyerini yaptı. Ellişer dakikadan altı bölümü aynı anda yayınlanan dizi platformda altıncı gününü de lider bitirse bile globalde problemler büyük.

Geçtiğimiz yıl bu zamanlar Aşk 101’i yayınlayan ve hem lokal hem globalde ciddi etki uyandıran Netflix, bu yıl dizinin ikinci sezonunu biraz daha geçe bırakıp Ramazan seyircisine Fatma’yı sundu. Üç hafta önce yayınlanan orijinal filmleri Sen Hiç Ateşböceği Gördün Mü yerel bazda fena sayılamayacak bir performansa imza atsa da dünya çapında hiçbir ülkenin Top 10’una girememişken Fatma’da neler olacağını merakla bekliyordum. (Ateşböceği konusunda belli bir yerden sonra tamamıyla domestik PR stratejisi izlemeleri filmden beklentilerini de ortaya serdiği için globaldeki başarısız sonuç pek de üzmemiş olsa gerek.) Fatma dizi olduğu için ortaya çıkan tablo bu kadar kötü değil ancak yetersiz. Netflix’in bugüne kadarki işlerinde belli başlı bölgelerde baskın oyuncularla (Engin Öztürk-Latin Amerika, Beren Saat-Orta Doğu, Çağatay Ulusoy-Avrupa vs.) çalışmasının ardından yurt dışında henüz çıkış yapmamış Burcu Biricik ile bir proje gelmesi beklentileri de aslında lokal baza indiriyordu. Aynı zamanda Oriol Paulo’dan El Inocente ve Polonya’dan platformun hedef kitlesine uygun Sexify’ın geldiği hafta sonunda Fatma’yı rekabetin içine sokabilmek de pek kolay değil. Belki de salı gününün bu yüzden tercihlendiği akla gelebilir ancak bu hedef kitleyle örtüşen bir strateji değil. Hafta içi yayını ilk gününde İsrail’de 2., Arjantin’de 3., Avusturya 4.’lük getirdi ancak seri katil hikayeleri bu bölgelerde -en azından Türkiye kadar- alışılmadık değil. Özellikle de İspanya ve LATAM seyircisini bu şablonla ikna etmek çok zor. Aslında Türk dizisi olması sayesinde Orta Doğu’daki sonuçlar fena değil ancak önceki Türk dizilerinden kıyaslamalı gidersek oradaki sonuçların da değeri azalıyor.

Peki Fatma domestik etki noktasında -lider- Bir Başkadır’a ulaşabilir mi? Spoiler endişesinden dolayı bunun olacağını sanmıyorum. Özellikle de Marvel işlerinde gişede ikinci hafta sonu %60’a yakın düşüşler görmemizin sebebi olan spoiler endişesi, seyirciyi açılışa yönlendiriyordu. Dijital platformlardaki diziler için de benzer bir senaryo söz konusu. Bir Başkadır’daki dans sahnesi misali seyirci nezdinde öne çıkan sahnelerin olması diziye artı yazıyorken Fatma gibi spoiler endişesinin had safhada olduğu işlerde bu tür sahneleri öne çıkarmak seyirciyi içerikten soğutabiliyor. Bunun da çözümü ya oyuncu kadrosuyla ya da kreatif PR stratejisiyle seyirciyi ilk üç günde izlemeye ikna etmek aslında ancak alışılmadık bir şekilde salı günü yayınlanmasından dolayıburada bir eksi aldı bile.

Dizinin ikinci eksisi ise fısıltı etkisinden geliyor. Bir Başkadır’da bu oran x10 bandını aşmışken burada x6–6.5 bandında. Netflix’in son işi 50m2’de bu sayının x2.5–3 bandına indiğini düşünürsek ortaya çıkan tablo yine iyimser ancak izleyen her seyircinin beğenmesini bekleyemeyiz. Seyircinin seri katil işlerine uzak kalması içeriğin potansiyelini arttırıyor ancak beğenmeyecek kesimin ilk savunması olan mantık hataları dizinin önünde bir engel.

Son olarak da Fatma ismine değinmek gerekli. Latin Amerika’da dağıtımcılar Türk televizyon dizilerini genelde bu şekilde pazarlıyor. Örneğin Fatmagül’ün Suçu Ne “Fatmagül”, Bir Zamanlar Çukurova ise “Züleyha” adıyla yayınlanıyor. Ekvador’da lider Türk dizisi mesela Meryem. Bunu denemedikleri senaryoda da slogan cümleleri (Kadın — Kadının Gücü, Kızım — Her Şey Kızım İçin) tercih ediyorlar. Netflix’in bu tercihinin sebebi de bu stratejiden ötesi değil aslında.

İlginç Bazı Olaylar — Potansiyelin hayli altında sonuçlar

Exxen’in en güvendiği komedi dizilerinden İlginç Bazı Olaylar, 15 Nisan’da yayınlandı. Son olarak Bayi Toplantısı filmiyle bir milyonu aşkın seyirciyi sinemalara çeken İbrahim Büyükak’ın ilk dijital dizisi olma özelliğini taşıyan İlginç Bazı Olaylar’dan gelen ilk sonuçlar ise beklentilerin hayli altında.

Exxen İçeriklerinin Fısıltı Etkisi yazımda Gibi’nin spesifik bir kitlede çok kıymetli olduğunu, bunu kullanabilirse platforma ciddi abone sayısı getirebileceğini belirtmiştim. Benzer ekolden yeni örnek İlginç Bazı Olaylar’ın komedisi o kadar baskın olmamakla birlikte fısıltı etkisi x5.5–6 bandında, yani ortalamanın üstünde. Tıpkı Blu’nun Yeşilçam’ı gibi İlginç Bazı Olaylar’ın da en başta açılış işi olduğunu düşünürsek içeriğin gücü ondan verim alabilmek için gayet yeterli. Araya serpiştirilmiş kariyer, külah gibi seyirciyi uzaklaştırabilecek birkaç sahne bu etkiyi düşürse bile içeriği Gibi’den ayıran duygusal sahneler oranı dengelemek konusunda gayet başarılı.

Aslında İlginç Bazı Olaylar’ı Gibi ve Doğu’dan ayıran faktör içeriğin TV seyircisi için de uygun olmasında yatıyor. Hem Gibi hem Doğu’nun komedi anlayışı genç kitleyle paralel ancak İlginç Bazı Olaylar’da bu hedef kitle genişliyor. Yol Arkadaşım sayesinde ciddi bir kesimini kazandığı bu kitlenin üstüne İbrahim Büyükak, sinema filmlerinde açılışını oluşturan TV seyircisini de katabiliyor. Bir önceki paragrafta fısıltı etkisini düşürdüğünü belirttiğim şakalar bu kitlede artı da yazıyor ancak sorun şu ki Exxen şimdilik o kitlenin uzağında.

İzlenme sayısına dair elde bir veri yok ancak tek seferde yayınlanan ilk iki bölümün dört gün ardından dizi hakkında yalnızca 28 tweet atılması izleyici sayısının düşüklüğüne dair ciddi bir mesaj. Bu 28 tweetten ise yalnızca 6’sı seyirci yorumu. Buradaki majör sıkıntı da içerikten ziyade Exxen’in planlamadaki hatalarından kaynaklanıyor. Daha önce Bir Yeraltı Sitcom’u veya O Ses Rap’te yaptıkları gibi yine yayına bir hafta kala tarih açıkladılar. İlkinin fragmanı yüzünden linç yemesi ve Konuşanlar’dan dolayı Hasan Can Kaya’nın yeni işinin aşırı merak edilmesi, ikincisinin ise spin-off olması ve Mero’nun çok ciddi kitleyi beraberinde getirmesi bu hatanın üstünü kapatmıştı ancak İlginç Bazı Olaylar bu iki desteği de almayınca tabiri caizse yolda kaldı. Billboard reklamlarında ciddi yer verdikleri bir projenin tarihini bu kadar kısa zaman içinde açıklamak ve o sırada billboardları Yeşilçam-Doğu merkezli Blu reklamlarının süslemesi bundan önceki çalışmaları da ne yazık ki sıfırlıyor. Keza billboard reklamlarının seyirciye içeriği duyurmaktan öte bir katkısı yok. Maddi açıdan -bence- değmeyecek bir reklam kampanyası olmasına rağmen billboardlar sayesinde İlginç Bazı Olaylar’dan seyircinin haberi vardı ama tarihinden olmadı. TV8 seyircileri elbette ister istemez haberdar ancak Exxen ilk üç ayı itibarıyla TV seyircisini dijitale çekmekte sıkıntılar çektiği için bu yoğunluk da anlamını yitiriyor.

Peki İlginç Bazı Olaylar için Exxen nasıl bir yol izlemeli? Bence öncelikle final tarihini bayrama denk getirmemeli. Yeşilçam’ın finalinin muhtemelen 13 Mayıs’ta yayınlanacağını düşünürsek İlginç Bazı Olaylar bunun öncesinde ekmeğini çıkartabilir. Bu da aslında yine Exxen’in bildiği yola, ilk bölümü Youtube’a yüklemeye, varıyor. Gibi’nin spesifik kitlede hayat bulduğunu, youtube’daki bölümünün direkt seyirci çekmeyeceğini, bu yüzden belli bir zamandan sonra -tıpkı Rusya’daki Chick örneği gibi- youtube’a yüklenmesi gerektiğini söylemiştim. Hakeza Şeref Bey’in de mesela yüklenmemesi gerektiğini, kitlede negatif bir etki yaratacağını belirtmiştim. İlginç Bazı Olaylar ise bu ikisinin arasında ancak zamanını beklemesi gerekiyor.

Seyircinin evlere kapanacağı bayram tatilinde görünürde iddialı bir proje yok. Çarşamba akşamı TV seyircisinin en yoğun olduğu günlerden birisi ancak 19:00/20:00 bandına İlginç Bazı Olaylar’ı TV8-Youtube paralel bir şekilde canlı yayınlamak ve bunun öncesinde “bayram hediyesi” olarak tarihi vurgulamak aradığı ilgiyi getirebilir. Keza İlginç Bazı Olaylar başrolün kitlesinin epey seveceği, onun komedisine uzak olan kesimin de fena bulmayacağı seviyede. Exxen’in top projesi Hükümsüz’den o seviyede verim alamadığını düşünürsek bir süre daha fısıltısı güçlü işleri açılışı yüksek işlerin üzerinden kullanması gerekecek. Bu noktada da İlginç Bazı Olaylar’ın üzerine düşülmesi şart. Top bir proje değil ancak şimdilik potansiyelinin de hayli altında gidiyor…

Gain İçerikleri: Bizi Ayıran Çizgi, Metot, Senkron… Başlamadan biten bir hikaye

Gain’e dair bugüne kadar görüşlerimi sık dile getirmemiştim çünkü ücretsiz olmasından dolayı üye sayısının yanıltıcı olduğunu, bir süre daha beklememiz gerektiğini düşünüyordum. Geçtiğimiz ay -peşi sıra 23.99’a yükselmek üzere- 21.90 fiyatıyla Premium’e geçmesiyle birlikte abone değişiminin de ne olacağı merak konusuydu. İlk başta Quibi’ye benzer stratejiyle yola çıksa da ertesinde TV’ye geçen, dizi sürelerini uzatan platformun kafası karışık gözüküyor. İçeriklerden önce bu formata ve dünya çapındaki gelişimine yakından bakmakta fayda var.

Açılışını pandemi dönemi yapan ve seyirciyi gün içinde “atıştırmalık” içeriklerle doyurmayı hedefleyen Quibi’nin batışı hayli sert olmuştu. Başlangıçta -tıpkı Hulu gibi- reklamlı $4.99, reklamsız $9.99 fiyatıyla yayına başlayan platform ilk gününde -yaklaşık 300.000 indirmeyle- Zoom ve TikTok’un ardından en çok indirilen uygulama da olmuştu. Ancak… Ekim ayında deneme sürümünün bitmesiyle birlikte abonelerinin yalnızca %7’sini Premium olarak kazanabilen platform bundan üç ay sonra da iflasını açıkladı. Bu iflasın ardından Roku -aralarında Reno 911 gibi TV-Demand oranı x13.8’i bulan- içerikleri kendi kütüphanesine aldıysa da bu formatın zemin hazırlanmadan tutması zor gözüküyor.

Bu zemini hazırlayacak olan ise elbette büyük şirketler olacak. Şimdilik buna yönelik iki ihtimal var; platformların yüklediği kısa filmler ve Netflix’in Asya ülkelerinde denediği mobil üyelik paketi. İlkinin meyve vermesi için uzun vadede seyirci alışkanlıklarının değişmesi gerekiyor, ikincisi ise tamamıyla bu yapıya odaklanan platformlar için verimsiz. Keza Netflix’in Asya ülkelerinde -standart paketin %30 fiyatına- denediği mobil üyelik, düşük internet altyapısı ve kötü ekonomik koşullar nedeniyle gündeme geldi. Fiyat dışında hiçbir avantajı olmayan bu sistemi %10–20 indirimli olarak hizmete sunmanın seyirciye, daha yüksek indirim oranıyla sunmanın -eğer yerli içerik üretiyorsa- platforma katkısı yok. Hal böyleyken de Gain’in baştan ölü proje olarak doğduğunu düşünüyorum.

İçeriklere gelirsek…
Metot, platform seyircisinin çok seveceği, fısıltı etkisinin -o kitlede- x10’u göreceği bir iş. Aslında platform için bu kitle noktasında da sorunlar var. Üniversite mezunu, çalışan kitleye oynayan platformun bu kitleden maddi dönüt almak noktasında eli bir tık daha güçlü ancak rakiplerine nazaran da içerik gücü zayıf. Yani deneme sürümü ve içerik seçimlerinden gördüğümüz üzere hitap ettiği kitle Netflix veya Exxen kitlesinden ayrı uçlarda. Bu kitle şimdilik üç platforma abone; Netflix, Blu ve Mubi. Hedef kitlesi maddi durum olarak biraz daha rahat olsa da ücretsizken çektiği kitleyi bu üçlüden ayırması zor.

Senkron, yerli platformlarda sık denenmemiş yapısından dolayı belli bir kesimin ciddi eleştirilerini alırken bir kesimde de ön yargıları yıkabilecek seviyede. Aslında böyle radikal işleri platform ücretsizken seyirciye sunmak Gain’in Premium’a geçişi yolunda etkili bir dönüt sağlayabilirmiş. Tıpkı 10 Bin Adım gibi. Aslında bu geçişin hızlılığına da bir parantez açmak gerekli. Quibi ölü doğmuş bir proje olsa bile reklamlı/reklamsız aboneliğini sunmaları ciddi avantajdı. Bu abonelik seçeneği lokal platformlar için hayati önem taşıyor. Geçtiğimiz günlerde HBO Max’in — yüksek bütçeli onlarca Warner Bros. filminin prömiyerini yapmasına rağmen- reklamlı abonelik seçeneğini getirmesi bunun bir kanıtı. Gain için ilerleyen dönemlerde reklamlı aboneliği getirmek iyi bir seçenek olabilir ama uzun vadede ne kadar etki sağlar pek emin değilim.

Bizi Ayıran Çizgi ise Gain’e fandom desteğini beraberinde getiren ilk iş ancak hem fandom desteği almak platformun yapısına pek uygun değil hem de içerik kendi kitlesinin dahi pek sevemeyeceği yapıda. Yirmi dakikalık süresinin ciddi bir kısmının durağan geçmesi içeriği çok daha spesifik kitlede hayat bulabilir hale getiriyor. Peki bu spesifik kitle Gain’i ayakta tutabilir mi? Hiç sanmıyorum.

--

--